Resimler
Nasıl Gidilir?
Karadeniz Bölgesi'nin en batıdaki şehri olan Bolu ili sınırları içerisindeki Abant Gölü, İstanbul ve Ankara'nın her ikisine de yaklaşık olarak eşit mesafede yer alıyor. Günübirlik geziler düzenleyen tur şirketlerinden bir gezi satın alabilir veya bu iki kentten kendi imkanlarınızla da özellikle Abant'a yaklaştığınızı haber veren keyif alacağınız manzaraların eşliğinde birkaç saatlik yolculukla ulaşımı sağlayabilirsiniz. Ankara ve İstanbul'dan neredeyse her saat başı Bolu'ya giden bir otobüs bulmanız mümkün. Bolu merkezden Abant'a olan mesafe 34 km ve minübüslerle ulaşım sağlanabiliyor. Kendi aracıyla yolculuk etmek isteyenlerin kış aylarında yaşanması muhtemel kar ve buzlanmalar dolayısı ile tedbir almasında fayda var.
Yedigöller Abant'a göre ulaşımın biraz daha zor olduğu bir bölge. Parka özel araçlar ile Bolu şehir merkezinden 42 km'lik orman yolu ile ulaşmak mümkün.
Hakkında
Bolu / Yedigöller Milli Parkı ve Abant Gölü Tabiat Parkı “Turizm ve Korunan Alanlar” temalı Eden 2009 Yarışması Finalistlerinden birisidir.
Her ikisi de Bolu sınırları içerisinde kalan Yedigöller Milli Parkı ve Abant Gölü Tabiat Parkı, “Turizm ve Korunan Alanlar” konulu Eden 2009 Yarışmasının finalist destinasyonlarıdır.
Yedigöller, ismini vadilerin önünün kapanması sonucu oluşmuş yedi adet gölden alıyor. Göller ve çevrelerindeki yeşil alanlarıyla İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde yaşayıp kalabalıktan bir süreliğine uzaklaşmak, koşuşturmalardan uzakta yeşillikler içinde dinginliğin huzurunu yaşamak ve güzel havasından yararlanmak isteyenler için bir kaçış noktası haline gelmiştir. Bu özellikleri dolayısıyla da bilhassa doğaseverlerin ziyaret etmesini tavsiye ettiğimiz doğa harikası. 1965 yılında Türkiye’nin 2. Milli Parkı olarak ilan edilen Yedigöller, piknik alanları, şelaleleri, anıt ağaçları, yürüyüş parkurlarıyla ailece geçirilecek bir hafta sonu için ideal olmasının yanında sunduğu eşsiz manzaralarla, zengin flora ve faunasıyla da fotoğraf meraklıları için bulunmaz bir cennet. Özel sektörce işletilen bungalovlarda konaklama olanağı mevcutsa da bunun için önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Kamp alanlarında çadır kurmak ise bir diğer alternatif.
Tamamen ormanlarla kaplanmış dağların çevrelediği bir alanda yer alan Abant Gölü Tabiat Parkı ise daha çok ziyaretçi çeken ve popülerliği de gün geçtikçe artan bir tatil merkezi. Farklı zevklere sahip ve bir geziden de farklı beklentileri olan neredeyse her ziyaretçi için bir alternatif barındıran Abant, yılın her mevsimi ziyaret edilebilecek ve her mevsimde farklı bir güzelliğe büründüğü keşfedilebilecek bir yer. Özellikle kış mevsiminde çevresindeki ormanların karla kaplandığı, gölün ise buz tuttuğu anlar, klasik göl çevresi turları için ideal. Ayrıca fotoğraflarla ölümsüzleştirilmek istenecek manzaralar için de en uygun zaman. Kış mevsiminden hoşlanmıyorsanız da fark etmez zira belirttiğimiz gibi Abant’ta her mevsimin ayrı bir çekiciliği var. Bahar ve yaz aylarında gelenler de sayısız endemik bitkinin kokusunu ciğerlerine çekip, kuş seslerini dinlerken yeşilin her tonunu barındıran ormanlar boyunca yürüyüşler yapma fırsatını bulabilirler. Gölün yüzeyini kaplayan nadir sarı beyaz nilüferleri görmek isteyenler ise ziyaretlerini ilkbaharda gerçekleştirmeliler. Zaman tercihi ile ilgili mutlaka belirtmemiz gereken tek husus amacınız eğer kalabalıktan uzak birkaç gün geçirmek ise bayram tatilleri gibi ziyaretçi sayısının binlerle ifade edildiği günleri tercih etmemeniz.
Gerek göl ve çevresinin bitki örtüsünün zenginliği, gerekse de çok büyük bir açık hava rekreasyonu potansiyeli nedeniyle 1988 yılında Tabiat Parkı olarak koruma altına alınan Abant, tek başına ziyaret edilmekten ziyade aile ve dostlarla keyfi çıkartılabilecek bir yer. Göl kıyısındaki restoranlarda bu göle özgü alabalıktan yiyebilir veya gölün çevresinde özel olarak düzenlenmiş alanlarda sevdiklerinizle birlikte geçirilecek bir pikniğin keyfini yaşayabilirsiniz. Abant’ta ziyaretçilerin uğrak yerlerinden birisi yerel halkın kurdukları tezgâhlarda kendi üretimleri yiyecekleri sattıkları Abant Pazarı. Burada çevre köylerden getirilen yöreye özgü tarhanalar, peynir, tereyağı, reçel, bal ve yine burada yetişen çeşitli meyvelerden satın alınabilir. Pikniğinize veya çadırda geçirilen bir gecenin ardından yapılacak kahvaltınıza bu pazardan aldığınız ürünleri katmanız iştahınızı açacaktır.
Abant gezilerinin ayrılmaz bir parçası göl çevresinde yapılacak yürüyüşler. 7 km. olan gölün çevresi bu amaçla bir yürüyüş yolu olarak düzenlenmiş durumda. Yürümeyi tercih etmeyenler bu geziyi yine oldukça popüler olan faytonlarla, atlarla veya bisikletlerle gerçekleştirebilirler. Yanınızda getirebileceğiniz oltalarla balık tutmanın zevkini de yaşayabilirsiniz. Gölün çevresindeki ormanlarda yapılacak doğa yürüyüşleri hem oksijen depolamak hem de bazıları sadece yöreye özgü bitki ve hayvan türlerini keşfetmek isteyenler tarafından tercih edilebilir. Gölün çevresinde de şirin köyleri barındıran yaylalarına yapılacak gezileri de tercih etmeniz mümkün. Tüm bu aktiviteleri biraz durağan bulanlar için de bir alternatif Çepni Yaylası’nda yapılacak yamaç paraşütü. Tercihiniz her ne olursa olsun kesin olan tek şey yeşille mavinin buluştuğu bu doğa harikası yerden tekrar şehirlerin koşuşturması ve kalabalığına dönmek konusunda biraz zorlanacağınız.
Doğa ile bütünleşmiş yerlerde zaman zaman karşılaşılan konaklama sorunu Abant için geçerli değil. Haftasonu günübirlik gezilerle ziyaret edilebilecek bir yer olduğu gibi daha uzun süreli kalmak isteyenlere de sahip olduğu konaklama olanakları ile en üst düzeyde hizmet verebilecek bir kapasiteye sahip. Gerek Abant yolu üzerinde bulunan aile pansiyonlarında gerekse Abant Tabiat Parkı içinde Abant Gölü manzarasına hâkim oteller ve bungalovlarda konaklayabileceğiniz gibi doğa ile baş başa kalmak istiyorsanız geceyi çadırda da geçirebilirsiniz.