Resimler
Nasıl Gidilir?
Silifke'ye Adana - Mersin, Karaman - Mut ve Antalya - Alanya karayolu ile ulaşılabilir. Deniz yolu ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Silifke - Taşucu arasında feribot seferleri bulunmaktadır. Adana havaalanı ile Silifke arası 140 km. mesafededir.
Hakkında
Silifke “Suya Bağlı Turizm” temalı EDEN 2010 yarışması içerisinde Türkiye’nin ilk beş finalistinden birisidir.
Türkiye’nin en önemli kuş göç yollarından birisi olan ve birçok endemik türü bünyesinde barındıran Göksu Deltası, Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar (RAMSAR) Sözleşmesi’ne göre, koruma altına alınmış ve Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş.
Bölge içerisinde; tarım arazileri, göller, sazlıklar, tuzlu bataklılar, kumullar, kumsallar ve yerleşim merkezlerinin yanı sıra, Akgöl ve Paradeniz Lagünü ile drenaj kanalları ve çeltik tarlaları yer alıyor.
Yaban hayatı açısından çok zengin olan Göksu deltası “Uluslararası Kuşları Koruma Derneği Konseyi” (ICBP) tarafından Avrupa ve Ortadoğu’nun önemli kuş cennetlerinden biri olarak değerlendirilmiş. Göksu deltasında 300’den fazla kuş türü yaşıyor.
Delta, özellikle saz horozu, yaz ördeği, flamingo, balıkçıl, pelikan, dalagan, angıt, turaç, mahmuzlu kız kuşu, uzun bacak batak kırlangıcı, İzmir yalıçapkını, arıkuşu, bıyıklı saz bülbülü, dikkuyruk ve ötleğen kuşlarının Türkiye’deki başlıca üreme alanı.
Göksu deltası, ayrıca nesli tükenmekte olan deniz kaplumbağaları (Caretta Caretta. Chelonias Mydas) ile mavi yengeçin (Callinectes Sapidus) dünya üzerindeki çok az kalan yumurtlama alanlarından biri olması nedeni ile de ayrı bir önem taşıyor. Küçük karabatak ve tepeli pelikan, üreyen yaz ördeği ve pasbaş patka, kışlayan büyük orman kartalı ve şah kartal gibi nesilleri dünya ölçeğinde tehlike altında olan türler vesilesiyle önemli kuş alanları statüsü kazanıyor. Bunlara ek olarak, küçük balaban, gece balıkçılı, alaca balıkçıl, erguvani balıkçıl, turaç, saz horozu, kocagöz, bataklık kırlangıcı gibi türlerin üreme alanı. Aralarında boz kaz, fiyu, çamurcun ve sakarmekenin bulunduğu büyük sayılarda su kuşu alanda kışlarken, göç sırasında da çok sayıda çeltikçi ve leylek burada konaklıyor.
Göksu deltası, kefal, yılan balığı gibi türlü balıklara ev sahipliği yaparak, üzerinde barındırdığı zengin canlı yaşamı ile önemli bir ekolojik merkez özelliği taşıyor.
Silifke’nin dağlık kesimlerinde yükseklikleri 600 ile 1200 m. arasında değişen Gökbelen, Balandız, Uzuncaburç, Kırobası yaylaları çevresindeki çeşitli Akdeniz bitkileri ve ormanlarıyla yaz sıcağında serinlemek isteyenlere doğal güzellik hazinelerini sunmakta.
Göksu Nehri’nin akarsu sporları için en elverişli parkur olarak kuzeydeki Derinçay ile güneydeki Değirmendere köyleri arası önerilebilir. Bu parkurun uzunluğu yaklaşık 90 km’dir. 20-26 Mayıs Uluslararası Kültür Haftası’nda burada rafting yapılmaktadır.
Büyük İskender’in komutanlarından ve Suriye Krallığı’nın kurucusu Selefkos Nikator tarafından kurulduğu söylenen Seleucia, Helenistik dönemde Selefkoslar ve Ptolemeos (Mısır) krallıkları arasında sıkça el değiştirmiş. Bölge; Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetine ev sahipliği yapmış. Mitolojik efsanelerde Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u yendikten sonra, onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre destinasyon yakınında bulunan Cehennem çukurunda hapsetmiş. Burada Zeus tapınağı bulunmakta. Ayrıca antik kentlerde tiyatro, kale, hamam, sarnıç, anıtmezar ve kiliseler, III. Haçlı Seferi’nde ordusu ile Filistin’e yönelen Roma - Germen İmparatoru Frederik Barbarossa’nın öldüğü yerdeki anıt, çeşitli turistik unsurlar olarak sıralanabilir.
Kıbrıs Şehitleri hatıra ormanı, Atatürk Anıtı, Kıbrıs Şehitleri tören alanı ve abidesi bölgenin en önemli değerleri arasında.
Bölge; tarihi, doğal ve kültürel zenginlikleri, kuş gözlemciliği, mağara turizmi, batık gemi dalgıçlık ve yat turları, yılın 300 günü güneşli iklimi, 105 km’lik kıyı bandı ile çok geniş bir turistik cazibe unsuru yelpazesine sahip.
Ayrıca, Silifke’de St. Paul’un öğrencisi Aya Tekla’nın yaşamının son yıllarını geçirdiği bir yer altı kilisesi bulunmaktadır. Azize Tekla’nın burada yöre halkına Hıristiyanlığı yayıp mucize yarattığına inanılmaktadır. Ölümünden sonra Hıristiyanlarca “Şehitlik” olarak kabul edilmiş ve hac merkezi olmuştur.